Sık Sorulan Sorular

Diş hekimliğinde;
1- Dijital ölçü
2- CAD (dijital dizayn)
3- CAM (dijital üretim) olarak üç temel ayak vardır.

Dijital ölçü veya tarama nedir?

Eskiden ölçü kaşıkları ve ölçü macunları ile yapılan işlem artık kamera benzeri ağız içi tarama cihazları ile yapılabilmektedir
Digital Ölçü ile konvansiyonel ölçüyü kıyaslarsak.

Dijital ölçünün avantajı;

+
daha hızlıdır, zaman tasarrufu sağlar.
+ daha hassas, daha uyumlu restorasyonlar
+ ölçü digital saklanabilir ve ihtiyaç olduğunuzda tekrar kullanılabilir
+ ölçü hataları anında görülüp düzeltilebilir

CAD uygulaması nedir?

Bu aşama bilgisayar yazılımları ile olur ve daha önce aldığımız dijital ölçü üzerine yapmak istediğimiz kron, köprü, kamine, ortodontik aparey, protez vs dizaynı yapılır.

CAM uygulaması nedir?

Cad aşamasında dizayn ettiğimiz ürünün bilgisayar destekli makineler aracılığıyla üretimidir. Dental CNC makineleri, üç boyutlu yazıcılar ve lazer sinter cihazları kullanılarak üretim yapılır.

Dental Cad-Cam konusu Klinikdent olarak iddialı olduğumuz konulardan biridir ve bununla ilgili yazılım ve cihazlar konusunda oldukça geniş donanıma ve tecrübeye sahibiz.

Ağzınızda hiç dişiniz yoksa veya tam dişsizlik adayı iseniz aynı günde hem diş çekiminiz hem implantlarınız hem de sabit geçici dişleriniz birlikte yapılabilir. Böylece 1 gün içinde gençliğinizdeki gibi sabit dişleri kullanmaya başlayabilirsiniz. Diş helimliğinde “All on four”, “Fast and fix” vs gibi isimlerle anılan bu yöntem artık kendini ispatlamış ve bütün dünyada yaygın olarak kullanılan bir yöntem olmuştur.
Bu yöntem koşullar uygunsa, kısmi diş eksikliğinde de uygulanabilir.
Diş çekiminin yapılmasından hemen sonra uygulanan implanta Immediate implant, aynı seansta implant üzerine diş yapılmasına da immediate loading(hemen yükleme) denir.

Immediate Implant ve Immediate Loading Kimlere Yapılır?

Immediate implant(Aynı günde implantların ve geçici dişlerin birlikte yapılması), diş ve çevre dokularda akut bir enfeksiyonu bulunmayan, uygun kalitede ve miktarda kemik dokusu olan hastalara uygulanabilir. Aynı zamanda immediate loading (aynı gün implant üstü kaplamaların) yapılabilmesi için implant yerleştirme torkunun (implantın kemikteki sıkışma oranı) yeterli miktarda sağlanması gerekir.
Immediate implant cerrahi uygulaması diğer implant uygulamalarına benzer. Ancak bu uygulama, bilgi ve tecrübenin yanısıra üst düzey tıbbi donanım da gerektirir.

Operasyon Sonrası Neler Yapılmalı?
Operasyon sonrası buz kompres uygulaması yeterli olacaktır. Bunun haricinde, hekimin önerdiği ilaçların düzenli kullanılması ve birkaç gün sıvı gıdalar tüketilmesi gerekir.

Avantajları Nelerdir?
+ Diş çekimi sonrası iyileşme süresi beklenmez
+ Bu teknik sayesinde hasta geçici sabit dişlerine aynı gün sahip olur ve yaşam konforunda bir kayıp olmaz.

İşlem sonrasında diş hekiminiz size bazı ağrı kesici ve antibiyotikler verecek ya da daha öncesinden belirteceği zaman aralığında işlem öncesinde başlanmasını tavsiye edecektir. Aynı gün işlem sonrasına sigara içmeyin, yorucu hareketlerden kaçının ve araç kullanmayın. İşlem gören bölge ile çalkalamayın ve yumuşak gıdalar tüketin. Bununla beraber ağız bakımını düzgün yapmanız ve dişlerinizi fırçalamanız gereklidir, fakat implantın bulunduğu bölgeyi travmatize etmemeye özen göstermeniz gerekmektedir. Ayrıca klorheksidin içeren gargaraları diş hekiminizin de onayı ile işlem sonrasında 1 hafta boyunca kullanmanız gerekmektedir.

İmplantlar Yerleştirildikten Sonra Ne Olur?

İmplantlar yerleştirildikten sonra osseointegrasyon (implantların kemik ile kaynaşması) süreci beklenir bu da normal şartlarda alt çene için 3 ay, üst çene içinse 6 ay dır.
Eğer implant yerleştirilen bölge estetik açıdan önemli bir kısmı içine alıyor ve birden fazla diş içeriyorsa bu durumda geçici bir protez kullanmak mümkün olabilmektedir, ya da hiç dişiniz yok ve total protez (damak protez) kullanıyorsanız, bu durumda protezin içinde yapılacak olan bazı düzenlemelerle bu süre boyunca protezinizi geçici olarak kullanmaya devam edebilirsiniz.

İmplantların Bakımı ve Temizliği Zor Mudur?

Hayır, ama implantların bakımı ve temizliği uzun ömürlü ve başarılı bir restorasyon için çok iyi yapılmalıdır. Dikkatli bir bakım için sizin ağzınıza özel şartları diş hekiminiz size bildirerek en iyi bakımı yapabilmeniz için detaylı açıklamalarda bulunacaktır. İmplantların bakımı kendi dişlerinizin bakımından çok farklı değildir. Ama buna rağmen ulaşılması zor ve temizlenmesi daha güç alanlar olabilmektedir, bunların değişik yöntemlerle temizlikleri mümkündür.

İmplantların üzerine Yapılan Dişleri Çıkartabilecek Miyim?

Bir çok implant üstü protez sadece diş hekiminiz tarafından takılıp çıkartılabilmektedir, sadece implant bar ya da balla taşman üzerine yapılmış olan total proteziniz (damak proteziniz) varsa implant üstündeki dişlerinizi çıkarabilirsiniz.

İmplantlarım Görünecek mi?

Dudak ve dil hareketlerinizde implantlarınızın gözükmemesini diş hekiminiz sağlayacaktır, bu şekilde estetik olarak günlük yaşamınızı olumsuz olarak etkilemeyecektir.

Her Eksik Dişim İçin Birer Tane İmplant Yapılması mı Gereklidir?

Hayır, bu sadece tek diş eksikliğinizin olduğu durumlarda geçerlidir. Genel görüş olarak çene kemiğinizin izin verdiği kadar dişsiz bölgeleri implantlar ile desteklemeyi arzu etmekteyiz ama tamamen dişsiz tek çene için 5-6 arası implant yeterli olabilirken, 3 dişlik eksik bir bölgeye de 2 tane implant ve onların üzerlerine yapılabilecek bir köprü yeterli olabilmektedir.

Kaza Geçirirsem Ne Olur?

Herhangi bir kaza ile oluşacak travma sonucu sadece implantlar değil kendi dişlerimiz de zarar görebilir. Bu gibi durumlardan korunabilmek veya riski azaltmak için, eğer sporla uğraşıyor ya da hareketli nesnelerin yüz bölgenize zarar verebileceği bir iş yapıyorsanız, diş hekiminiz tarafından yapılacak dişlerinizin üzerine geçecek olan şeffaf bir koruyucu plak yapılabilir.
Herhangi bir şekilde diş implantınız zarar gördüyse, bu durumda implantın yerinden çıkartılması yerine hiç dokunulmadan kemik içinde en yakı boşluğa bir implant daha yerleştirilebilir ve tekrar protez yapılabilir (Bu çene kemiğinizin ve diş yapınızın izin vereceği ölçülerde gerçekleştirilebilir)

İmplant Pahalı Bir Tedavi Yöntemi midir?

Size sağladığı avantajları düşünüldüğünde fiyatını karşılayan bir tedavi yöntemidir, direk olarak diğer diş tedavi masraflarına göre değerlendirdiğinizde pahalı gelebilir. Normal şartlarda eksik dişlerinizin yerine yapılması planlanan köprü protezlerine göre arada çok büyük farklar ödemeyebilirsiniz. Uzun dönemde implantların klinik başarısı daha yüksek, daha kullanışlı ve fiyat/performans avantajları daha yüksektir.Ekonomik gözüken yöntemlerin bazı dezavantajları da vardır, klasik bir köprü protezi yapılırken eksik dişinizin yanındaki iki tane sağlam dişiniz kesilerek küçültülmektedir, ki bu implantın kalan dişlerin sağlığı açısından da daha pozitif bir uygulama olduğunu gösterir. Ayrıca dişsiz bir ağızda total protezlerin (damak protezlerin) dil ve damak hareketleriyle oynayıp yerinden çıkmalarının önüne sadece 2 implant uygulaması bile geçebilmektedir. Bu da günlük yaşamdaki hayat kalitemizi arttıran unsurlardır ve daha rahat yemek yememizi, konuşmamızı ve sosyal ortamlarda sıkıntı çekmemizi sağlar.

İmplant Yaptırmadan Önce Hangi Konularda Bilgilendirilmem Gereklidir?

Öncelikle tedavi planlamasını öğrenmeniz; kaç implant yapılacak, üzerlerine ne tip bir protez uygulanacak bunlar hakkında bilgi almanız gereklidir.
Bu işlemleri uygulayacak diş hekimi yada diş hekimlerinin tecrübe, eğitim yada uzmanlıklarını sormanız,

Tedavinizin implant yerleştirilmesi ve arkasından 1-3 ay sonra yapılacak olan protez aşamalarının toplam ücretini yani sizin ne kadar toplamda ödemeniz gerektiğini sormanız,
İmplant uygulaması dışında başka alternatiflerinizin olup olmadığını varsa bunların da zaman ve fiyat olarak bir karşılaştırmasını istemeniz sizin açınızdan faydalı olacaktır.

Aldığınız cevaplar sizi tatmin etmezse iyi bir araştırma sürecine girmeden bu işe girmemenizi tavsiye ediyoruz, çünkü epey bir zaman, efor ve para harcayacağınız bu işlem öncesinde güven faktörü çok önemlidir.

Çenesel uyumsuzluğun nedenleri nelerdir ?
+ Ailesel(genetik)
+ Gelişimsel bozukluklar

Dişsel bozuklukların nedenleri nelerdir ?
+ Yer darlığı nedeniyle dişlerin çapraşık olması
+ Yer fazlalığı nedeniyle dişlerin aralık olması
+ Parmak emme veya dilin normalden büyük olması nedeniyle üst ve alt ön dişler arasında mesafe olması
+ Dişlerin normal pozisyonunda olmaması ( eğrilme veya dönmeleri )
+ Yer darlığının nedenleri
+ Genetik veya gelişimsel olarak çenenin küçük , dişlerin eninin ise büyük olması dolayısıyla dişlerin çeneye sığamamaları
+ Vaktinden önce süt dişlerinin çekilmesiyle , geri kalan dişlerin birbirlerine yanaşmaları ve böylece alttan çıkacak daimi dişe yeterli yer kalmaması nedeniyle daimi dişin çapraşık bir şekilde çıkması veya hiç çıkamaması
+ 20. yaş dişlerinin arkadan diğer dişleri sıkıştırması.
+ Yer fazlalığının (boşluk) nedenleri
+ Genetik veya gelişimsel olarak çenenin büyük , dişlerin eninin ise dar olması dolayısıyla dişlerin aralıklı bir şekilde çeneye dağılmaları
+ Genetik veya gelişimsel olarak bazı daimi dişlerin çıkmaması ( bu durumda diş ya hiç yoktur yada çene içerisinde gömülü kalmıştır )
+ Hareketli ortodontik tedavi uygulanan durumlar.
+ Basit düzeydeki diş çapraşıklıkları
+ Çene darlığının giderilmesi gereken durumlar
+ Erken süt dişi kaybına bağlı boşlukların koruyucu olarak doldurulması
+ Parmak emme gibi kötü alışkanlıkların giderilmesi
+ Diş gıcırdatmanın önlenmesi
+ Sabit tedavi sonrasında pekiştirme ( sabitleme ) amacıyla.
+ Sabit ortodontik tedavi uygulanan durumlar
+ Dişlerde çapraşıklık olması
+ Alt ve üst dişler arasında kapanışta boşluk olması
+ Üst dişlerin fırlak olması
+ Daha iyi bir protez yapılması amacıyla basit dişsel hareketlere ihtiyaç duyulması

Ağız ve burun arkasındaki hava yolunda darlık olduğunda ortaya çıkan gürültü biçiminde ki sese horlama denir. Dilin arkası ve yumuşak damak ve küçük dilin olduğu kısmın genizle birleştiği bölge kendiliğinden daralabilen bir bölgedir. Bunlar birbirleri üstüne geldiğinde solunumla birlikte titreşmekte ve horlama ortaya çıkmaktadır. Horlayan biri aşağıdaki problemlerden en az birine sahiptir.

1. Dil ve boğaz kasları gerginliği azalmıştır. Gevşek kaslar sırt üstü yatınca dilin boğaz arkasına doğru kaymasına engel olamaz. Bu olay alkol yada ilaç alarak gevşemiş birinin uykusunda kas kontrolünün kaybolması ile ortaya çıkar. Bazı insanlarda uykunun derin fazında gevşemeye bağlı olarak yine horlama görülebilmektedir.
2. Boğazdaki dokuların aşırı büyük olması. Büyük bademcik ve geniz eti çocuklarda en sık rastlanan horlama nedenidir. Şişman insanlarda kalın boyun dokusu sebep olarak gösterilir. Kist ve tümörlerde nadir olarak bu yolla horlama yapabilmektedir.
3. Yumuşak damak ve küçük dilin aşırı sarkık ve uzun olması boğaza doğru hava yolunu daraltır. Hava yoluna sarktığı için bir valv gibi horlamaya neden olur.
4. Burun tıkanıklığı olan kişi havayı almak için genizde aşırı vakum yaratır. Bu vakum boğazda kollabe olabilen dokuları hava yoluna doğru çeker. Böylelikle burun açık iken horlamayan kişide horlama görülmeye başlar. Bu durum neden bazı insanların sadece alerjik dönemlerde veya grip, sinüzit olduğu zamanlarda horladığını izah etmektedir. Burun deformasyonları bu tip burun tıkanıklığı nedenleri olarak bilinir. Deviasyon burun orta bölmesinin yan taraflara taşması olarak tanımlanır. Burun içi deformasyonları içinde en sık rastlanılanıdır.

Horlama Ciddi Bir Sorun Mudur?
Sosyal olarak evet! Bu aile yaşamında ciddi bir şekilde tehdit eder. Horlayan kişi alay konusu olur. Ailenin diğer bireyleri için uykusuz gecelerin sorumlusu tutulur. Horlayan kişi tatil ve iş gezilerinde istenilmeyen oda arkadaşı olur. Tıbbi olara evet! Kişinin kendine verdiği zarar daha büyüktür. Dinlenilmeden geçirilen geceler vardır. Aşırı horlayan kişilerde yüksek tansiyon horlamayan kişilere göre daha sık görülür. Horlamanın en ağır formu tıkayıcı tipte horlama hastalığıdır.

Uyku apnesi diye bilinen bu hastalıkta şiddetli horlama nefessiz kalınan bir dönemle kesilmektedir. Bu sırada solunum tam durmuştur. 10 saniyenin üzerindeki nefessiz kalma nöbetlerinin bir saat içinde 7 den fazla görülmesi yaşamı ciddi şekilde tehdit eder. Bu durumda doktorunuzun size bir uyku merkezinde inceleme yapılmasını önerecektir.

Apneli (nefesin kesilmesi) hastalarda saatte 30-300 defa tıkanmalara rastlanılmaktadır. Böylelikle uykuda kan oksijen düzeyi aşırı oranda düşer. Oksijenin düştüğü bu dönemde kalp kanı daha çok pompalamak zorundadır. Bir süre sonra kalp ritmi bozulurken, yıllar içinde yüksek tansiyon ve kalp büyümesi yerleşir. Tıkayıcı tipte horlama hastalığı olan kişiler uykularının çok az bir kısmında derin uyku fazına geçebilmektedirler. Derin faz gerçek dinlenme için tek yoldur. Dinlenmeden geçirilen gecenin gündüzü uykulu, yorgun ve verimsiz geçecektir. Araba kullanırken yada iş başında uyuklamalar görülecektir.

Horlama tedavi edilebilir mi?

Horlamanın bir çok tipi tedavi edilebilir. Erişkin horlayan kişiler için aşağıda sıralana önerilere uyulmalıdır.
1. İyi bir adele tonusu kazanmak için sportif bir yaşam biçimi seçilmeli.

2. Horlayan kişiler uyku ilaçları, sakinleştirici ve antihistaminik denilen alerji ilaçlarını uykudan önce almamalı.
3. Uykudan 4 saat önce alkol almaktan sakınmalı.
4. Uykudan 3 saat önce ağır yemekten sakınmalı.
5. Aşırı yorgunluktan sakınmalı.
6. Uykuda sırt üstü yatmak yerine yana yatmak tercih edilmeli. Eski bir öneri olarak pijama sırtına tenis topu dikmek hala faydalı bir metot dur. Böylelikle sırt üstü uyumaya engel olunur.
7. Yatağınızın baş tarafı daha yukarıda olacak şekilde tüm yatağınız yaklaşık olarak 10 cm bir tarafa doğru çeviriniz. Bu amaçla yatağınız bir tarafı altına bir tuğla yerleştirmek amacınıza uygun olacaktır.
8. Evde horlamayan kişilerin sizden önce uykuya geçmeleri için onlara süre tanıyın.
Her pozisyonda horlayan kişiler “ağır horlayan” olarak isimlendirilir. Bu kişilerin yukarıdaki önerilerden daha fazla yardıma ihtiyaçları vardır.

Horlama kişi ve ailesi için zararlı hale geldiğinde uzman doktorunuz ile görüşmeniz uygun olacaktır. Bu özellikle uyku sırasında nefes alamama problemi olduğunda (Yüksek sesli horlama nefessiz kalma dönemi ile kesilmektedir.) Doktorunuza baş vurmanız daha da önem kazanmaktadır. Horlama hastasının burun, ağız, boğaz ve boynunun detaylı muayenesi yapılmalıdır. Horlamanın boyutu ve horlayan kişinin sağlığını belirlemek açısından uyku laboratuarı çalışmaları değerlidir.
Horlama tedavisi şüphesiz tanıya dayanır. Bu alerji veya enfeksiyon tedavisi gibi basit yada bademcik geniz eti veya burun bozukluklarının cerrahi gerektirir biçimdedir. Horlama – Nefessiz kalma hareketli dokuların sabitleştirilmesi ve hava yolunun daha genişletilmesini sağlayan horlama ameliyatlarından başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Buna uvulopalatofarengoplasti ameliyatı (UPPP) adı verilmektedir. Hasta için bademcik ameliyatından çok farklı his vermez. Lazerin kullanıldığı Laser-assisted uvulopalatoplasti (LAUP) lokal anestezi ile yapılabilen bir başka ameliyattır. Cerrahinin çok riskli veya hasta tarafından istenilmediği durumlarda boğaza basınçlı hava veren maske takarak (CPAP) uyuyabilir. Kronik olarak horlayan her çocuk KBB uzmanı tarafından detaylı olarak muayene edilmelidir. Bademcik ve geniz eti ameliyatının gerekli olduğu durumlarda cerrahi müdahale çocuk sağlığına ve gelişimine çok önemli yararlar sağlayacaktır.

Horlama ortadan kaldırılabilir mi?

Horlamanın en önemli nedenlerinden biri kilo fazlalığı  olduğu bilinmektedir. Kilo fazlası olup zayıflayan hastaların %80’inde horlamanın önemli derecede azaldığı veya tamamen ortadan kalktığı görülmüştür. Kilo verme, özel şekilli yastıklar, ağız veya buruna yerleştirilen bazı cihazların kullanılması, uyku ilaçları, sakinleştirici ilaçlar ve alkol kullanımından kaçınma gibi yöntemler horlamanın kontrolünde yararlı olabilir. Ancak bunların hepsi, yaşam koşullarında önemli değişiklikler yapılmasını ve bunun sürekli olmasını gerektirir.

Horlamayı ortadan kaldıracak etkili bir yöntem vardır. “Laser uvulo-palatoplasti (LAUP)” adı verilen bu cerrahi yöntemle yumuşak damaktaki dokular yeniden şekillendirilmekte ve horlama önlenebilmektedir. Bu ameliyatın başarı oranı %85-90 arasındadır. Ameliyatta, lazer ışını ile yumuşak damaktaki dokular dikkatle küçültülmekte ve zamanla dokuların iyileşip gerginleşmesiyle uyku sırasındaki titreşimleri, yani horlama ortadan kalkmaktadır. Ameliyatta lazer ışınının kullanılmasının nedeni, lazerin yumuşak dokuları kanamaya neden olmadan kesme yeteneğinin bulunmasıdır. Ameliyat yaklaşık yarım saat sürmekte ve boğazı uyuşturacak şekilde lokal anestezi ile yapılmaktadır.

Pek çok hastada bir kez tedavi ile istenen sonuç alınmaktadır; ancak, bazı hastalarda ameliyatın en erken dört hafta aralıkla olmak üzere tekrarlanmasına ihtiyaç duyulabilir. Bazı hastalarda horlama tamamen ortadan kalkmasa bile, şiddeti azalmaktadır. LAUP ameliyatını takip eden birkaç gün ile iki hafta arasında boğaz ağrısı hissedilmekte ve ağrı kesici ilaçlarla kontrol altına alınmaktadır. Hastaların çoğu birkaç gün içinde normal hayatlarına dönmekte ve çalışmaya başlayabilir hale gelmekte, sadece ağır kaldırma gibi zorlayıcı bedensel faaliyetlerden kaçınmaları istenmektedir. Ameliyatın etkilerinin görülme zamanı kişiden kişiye değişmektedir. Bazı hastalarda sonuç hemen alınmakta, ameliyatın yapıldığı gün horlama kesilmektedir. Diğer hastalarda, ameliyatın sonucu bir aya kadar ortaya çıkmakta ve kesinleşmektedir.

LAUP için uygun bir aday olup olmadığınızı nasıl anlayacaksınız?

Öncelikle muayene olmanız gerekir. Doktorunuz horlamanız, burun tıkanıklığı ve genel sağlık durumunuz ile ilgili bilgilere ihtiyaç duyacaktır. Daha sonra baş ve boyun bölgesine ağırlık verilen muayeneniz yapılacaktır. Bundan sonra muhtemelen, “obstrüktif uyku apnesi” bulunup bulunmadığını araştırmak üzere uyku laboratuarında bir uyku çalışması yaptırmanız istenecektir. Uyku çalışması, uyku laboratuarında bir gece geçirmenizi ve bu sırada beyin dalgaları, kalp atımları, kandaki oksijen miktarı, solunum düzeni gibi verilerin kaydedilmesini gerektirmektedir. Bu uyku çalışmasını takiben, doktorunuz LAUP da dahil olmak üzere olası tedavi seçeneklerini belirleyecektir.

Obstrüktif Uyku Apnesi nedir?

Obstrüktif uyku apnesi (OUA) ciddi bir hastalık durumudur. Trafik kazalarının önemli bir oranında sürücülerde uyku apnesi bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu kişilerde kalp yetmezliği, felç ve ölüm olasılığının da yüksek olduğu bilinmektedir.

Obstrüktif uyku apnesi (OUA), uyku sırasında solunumun bir süre için durması ve bu sırada vücudun solunum için aşırı çaba göstermesidir. Bu kişilerde solunum yolunda hava akımının durmasına neden olan tıkanıklığın boğazda olduğu bilinmektedir. Hastalar genellikle şişman, orta yaşta ve horlayan erkeklerdir. Sıklıkla horlama ve uykudaki solunum duraklamalarının farkında olan hastanın kendisi değil, hastanın eşidir. OUA’nın diğer belirtileri gündüz saatlerinde uyuklama, sabah baş ağrıları, yüksek tansiyon, kişilik değişiklikleri ve kalp ritminde değişikliklerdir.

OUA teşhisi, bir uyku çalışması ile koyulur. Tedavi planı ise her hastanın belirtileri, uyku çalışması sonuçları ve muayene bulgularına göre düzenlenir. Uyku apnesinde dört temel tedavi seçeneği vardır:

1. Uyku apnesini artıran faktörlerin (alkol, sakinleştirici ilaç kullanımı gibi) belirlenmesi ve önlenmesiyle birlikte kilo verme;

2. İlaç tedavisi;

3. CPAP ve BiPAP adı verilen, uyku sırasında ağız veya burun üzerine yerleştirilen cihazların kullanılması;
4. Cerrahi tedavi

Ağız kuruluğu(Xerostomia) : ağızdan nefes alma , kullanılan bazı ilaçlar , tükürük bezindeki bazı problemler sonucunda tükürük bezlerinin yeterli üretim yapmaması
Dişlerin fırçalanmamış olması (yemek artıkları , koku veren yiyecekler)
Dişlerdeki çürükler
Dişlerdeki iltihaplar
Diş etindeki iltihaplar ve diş taşları
Eskimiş ve deforme olmuş , yeterince temizlenmemiş hareketli protezler
Hatalı yapılmış veya deforme olmuş olan kron-köprüler
Sigara , tütün kullanımı

Ağız ve dişlerde bir sorun yoksa diğer nedenler nelerdir?

Solunum yollarındaki iltihabi rahatsızlıklar (bademcik , boğaz , sinüs ve akciğer iltihapları)
Sindirim sistemindeki bazı rahatsızlıklar (gastrit , ülser gibi mide sorunları)
Sistemik hastalıklar (Diabet –  şeker hastalığı) , böbrek hastalıkları

Yapılması Gerekenler

Dişlerin (her yemekten sonra doğru bir şekilde ve yeterli sürede) fırçalanması
Diş aralarının (günde bir kez) diş ipi veya basınçlı su ile temizlenmesi
Dilin fırçalanması
Ağız ve boğazın anti-mikrobial gargaralar ile temizlenmesi (floridli gargaralarla değil)
Porselen köprülerin altının (en az günde bir kez) arayüz fırçası ile temizlenmesi
Hareketli (takıp-çıkarılabilen) protezleri her yemekten sonra fırçayla temizlemek , yatmadan önce suya koymak
6 ayda bir düzenli olarak diş hekimine kontrole gitmek
Ağız ve dişlerdeki tüm sorunların giderilmesi
Sigara kullanmamak

Bizleri hayrete düşürecek kadar hastalarımızın büyük çoğunluğunda (%50) görülen DİŞ GICIRDATMA alışkanlığı daha fazla önemsenecek hale gelmiştir.Çünkü istenildiği kadar ideal porselen dişler, dolgular yapılsın BRUKSİZM rahatsızlığınız varsa uzun vadede sorunlarla karşılaşacaksınız anlamına gelir. Bu nedenle diş gıcırdatma rahatsızlığı olan hastalarda mutlaka koruyucu önlemler alınmalıdır. Ağzınızda herhangi bir restorasyon yoksa bile kendi doğal dişlerinizi korumak için de diş doktorunuza başvurmalısınız. Çünkü dişlerinizi gıcırdatarak sadece onları aşındırmakla kalmayıp vücudunuzun birçok organına yanlış uyarılar yollayarak ağrı kaynağına sebep olmaktasınız.

Özellikle eklem problemleri, sebebi belli olamayan baş, boyun,sırt ağrıları, kulak çınlamaları, parmak uçlarında ağrılar gibi birçok ağrılar diş gıcırdatma sonucu oluşan ağrılardır. Bruksizmin kaynağı günlük hayatta bilinçaltına atılan streslerin uyku sırasında kas spazmıyla ortaya çıkmasıdır. Genelde bruksizmli kişilerin çoğu dişlerini gıcırdattıklarının farkında değildirler. Bazen o kadar yüksek ses çıkarırlar ki kendileri de bu sesleri duyabilir.

Sonuçları

  • Dişlerde aşınmalar Aşınma sonucu dişlerinizde, porselen kron köprülerinizde ve dolgularınızda kırıklar ,dolayısıyla yapılan tedavilerin başarısız olması
  • Kırık diş veya dolgu sonucu dişlerde hassasiyet
  • Yüz kaslarınızda ve çene ekleminizde sabah kalktığınızda ağrı
  • Baş ağrısı
  • Dişetlerinizde ve çene kemiğinizde çekilmeler
  • İleri vakalarda dişlerde sallanma

Tedavisi

  • Öncelikle alt-üst çene ilişkinizde yani kapanışınızda bir problem varsa tedavisi yapılır. Möllemeler, restorastonların yenilenmesi ve ortodontik tedaviler tedavi seçenekleridir.
  • Çok fazla aşınmış dişlerde çenenin dikey boyutu düştüğü için, dikey boyutu yükseltmek ve aynı zamanda kaybedilen estetiği sağlamak amacıyla yeni restorasyonlar yapılır.
  • Kasları rahatlatıcı ilaçlar verilebilir.
  • Gece plakları mutlaka yapılmalıdır.

Günümüzde ağzın sadece ön bölgesine takılan plaklar geliştirilmiştir

Bunun için en ideal zaman bebeğin ilk dişleri çıktıktan sonraki altı aydır. Çocuğunuzun dişleri ile ilgili problemler çok erken yaşlarda başlayabilecektir. Bu dönemde bebeğin beslenmesi, diş bakımı ve emme alışkanlığı hakkında bilgi edinerek ortaya çıkacak problemlerin başladan önlemek mümkün olacaktır. Çocuğumu ve kendimi ilk muayene nasıl hazırlayabilirim?

Çocuğunuzu diş hekimine götürmeden önce yapılacak işlem hakkında bilgi edinmek en doğru yöntem olacaktır. Genelde dişlerde çok büyük oyuklar oluşmadan ve şiddetli ağrılar başlamadan diş hekimine başvurmak tedavinin hem çocuk hem de hekim açısından daha kolay olmasını sağlar. Ancak, ” Doktor iğne yapmayacak ” diye ön yargı ile getirilen çocuğa hekim anestezi yapmak zorunda kalırsa, çocuğun hem size hem de hekime güveni kalmaz. Bu nedenle çocuğu tedavi konusunda doğru bilgilendirmek, korkusunu yenmek ve güvenini kazanmak açısından önemli olacaktır.

Çocuklarda diş hekimine karşı korku neden olur? Alınması gereken önlemler nelerdir? Çocuğunuza diş tedavisinin hiçbir korkulacak yanı olmadığını anlatırsanız, kolaylıkla diş hekimine götürebilirsiniz. Ancak genelde Anne-Babalar “Uslu olmazsan seni dişçiye götürürüm, O da bir güzel dişini çeker!” sözleriyle diş hekimi kavramını bir korku unsuruna dönüştürür.

Bu nedenle:

1.Çocuğun diş hekimine götürülmesi bir ceza anlamı taşımamalıdır. Tam aksine çocuğa diş hekimine severek gideceği bir ortam yaratılmalıdır.

2. Dikkat edilmesi gereken başka bir konu da, diş hekimine gitme ile çocuğun maruz kalacağı ağrı olayı arasında bir çağrışım uyandırmamaktır. Ancak, çocuğa ” Dişin hiç ağrımayacak” diyerek onu yanıltmak; ilerideki tedavileri güçleştirir.

3. Diş hekimi ile çocuğun iyi bir diyalog kurması, çocuğun korkusunu yenmesine yardımcı bir faktördür. Bunun için dişhekiminin sorduğu sorulara çocuğun kendisinin yanıt vermesine izin verin.

Beyazlatma, dişlerin yüzeyindeki gözenekli mine yapısında ve arka bölgelerde oluşan renkli organik ve inorganik maddelerin çözmesi işlemidir.

Neden diş hekimi kontrolünde beyazlatma?
Piyasada satılan ve bilinçsizce ithal edilen bazı ürünlerin bilimsel olarak kanıtlanmış beyazlatma etkinliği ve zararlı yönleri tartışmalıdır. Bu tip ürünler asit, aşındırıcı maddeler içerdiklerinden dolayı dişlerinizde kalıcı hasarlar oluşturdukları tespit edilmiştir. Halen ülkemizde satılmalarına rağmen bu ürünlerin büyük bir çoğunluğu Avrupa ve Amerika’da ithali ve kullanımı yasaklanmıştır.

Diş beyazlatma için çok değişik ürünler mevcuttur. Diş doktorunuz sizin durumunuza en uygun yöntem. Günümüzde beyaz dişlere kavuşmak muayene ortamında Quicksmile ile 1 saat içinde mümkün olmaktadır.

Işık ile beyazlatma güvenli midir?

Güçlü ışık kaynaklarıyla yapılan diş beyazlatma günümüzde en etkin ve güvenilir yöntemlerdendir.Işık kaynağı olarak LED ya da Plazma ışık kaynakları kullanılmaktadır. Tavsiye edilen yöntem beyazlatma işleminin profesyonelce ve doktor kontrolünde yapılmasıdır.

Güçlü ışık kaynağıyla birlikte kullanılan beyazlatma jeli nasıl iş görür?
Beyazlatma jeli olarak diğer etken maddeler yanında genellikle %35 lik hidrojen peroksit kullanılır. Dişleriniz iyice temizlendikten sonra jel tek tek dişlere sürülür. Işık kaynağı dişlere tutulur. Jel aktifleşerek dişin minesine nüfuz eder. Hidrojen peroksit yıkılır, oksijen ve peridroksil içermeyen radikallere ayrılır. Bu radikaller doymamış çift bağlara tutunarak veya renkli molekül bağlarının açılmalarına neden olarak beyazlatma işlemini gerçekleştirirler.

Işık kaynağı herkese uygulanabilir mi?

Hamile ve süt veren annelerde ve süt dişlerine diş beyazlatma yapılmaz. Dişlerinizde mineyi ve dentini ilgilendiren yapısal bozukluklar var ise(amelogenesis imperfecta,dentinogenesis imperfecta) ağartma işlemine yanıt vermezler.

Dişlerinde kırık, çatlak, hassasiyet olan kişilerde beyazlatma yapılmaz. Diş etleri çok fazla çekilmiş ve köklerin büyük bir kısmı açığa çıkmış kişilerde de yapılmaz. Ayrıca çok çok ileri derecedeki tetrasiklin lekelenmelerinde de sonuç alınamıyor.

Beyazlatma yapılırken ağrı duyar mıyım?

Yapım sırasında kesinlikle ağrı duymazsınız. Şayet kullanılan jel dişetinize sızarsa bu durumda o bölgede yanma hissi olur. Böyle bir durumda o bölge su ile yıkanır ve hassasiyet yok olur. Zaten hekiminiz diş etleriniz jelden etkilenmesin diye dişeti koruyucusu ile diş etlerinizi kapatacaktır. Yapıldıktan sonra ise ilk 2 gün çok hafif bir hassasiyet olabilmektedir .Bu hassasiyeti minimuma indirgemek için ise, işlemden sonra flor uygulanır ve florlu diş macunu önerilir.

İşlem süresi ne kadardır?

Genellikle hazırlık aşaması 20 dakika, ışıkla çalışma süresi ise 1 saattir. Bu bir saatin sonunda istediğilen renk tonuna çoğunlukla ulaşılabilir. İleri deredeki renkleşmelerde 6 seansta sonuç alınan vakalar da bulunmaktadır.

15 gün sonra hasta tekrar çağrılıp renk değerlendirilmesi yapılır. Eğer eski dolgu ve porselen kaplamaları varsa ve  yeni renge göre uyumsuzlarsa onların da değiştirilmesi tavsiye edilmektedir. Ancak bu konudaki karar kesinlikle size aittir.

Tahmini olarak beyazlatma ücreti kaç TL dir?

Bu konuda Türk Diş Hekimleri Birliği standart bir fiyat belirlemiştir, fiyat bilgilerinin QuickSmile konusunda deneyimli diş hekimleri tarafından  verilmesi gerekmektedir.

Beyaz dişler rengini ne kadar süre korur?

Ortalama 2 ila 4 yıl kullanabilirsiniz. Aslında bu süre sizin içtiğiniz içeceklere, sigara içme alışkanlığınıza, yaş ve ağız hijyeninizle ilişkilidir.

Dişlerim ne kadar beyazlar?

Doğal dişlerinizin her biri farkı renk tonundadır. Köpek dişleriniz hepsinden daha koyu tondadır. Ön grup kesici dişleriniz daha açık, azı dişleriniz ise köpek dişi ile kesici dişleri arasında bir renktedir. Beyazlatmada amaç kişisel doğal beyazlığı yakalamaktır. Kullanılan maddeler tanıtılırken 8-10 ton arasında dişlerinizin renginin açıldığı söylenir. Günümüzde mükemmel sonuçlar alınabilecek teknikler gelişmiştir. Herkesin diş yapısı ve rengi farklı olduğu için tek tip bir beyazlatma sonucu elde edilmez. Bu da zaten istediğimiz bir sonuçtur

Beyazlatma işlemini nasıl yapılır?

Önce ağız içi muayene şart. Beyazlatmaya engel herhangi bir durum var mı? Tüm bilgiler değerlendirilir. Önceden yapılması gereken tedavileriniz varsa yapılır. En önemlisi ise diş etlerinizdir. Beyazlatmadan önce diş etlerinizde iltihap,diş taşı ya da plak birikimi varsa mutlaka tedavi edilip temizlenmelidir. Sonra renk analizi yapılır.  Dişler beyazlatıldıktan sonra olabilecek son rengi hekiminiz size söyleyecektir.

İşleme polisaj denilen temizlik işlemiyle başlanır. Önce dudak koruyucusu sürülür. Sonra diş eti koruyucusu ışık ile uygulanır.Beyazlatma jeli tek tek tüm diş yüzeylerine uygulanır.

Işık kaynağının ağızlığı ağzınıza yanaştırılır ve çalıştırılır. İşlem ortalama 1 saat sürer.Gerekirse 2.seans için bir 15 gün beklenir.

Sağlıklı diş eti gül pembesi görünümünde, portakal kabuğu pütürlüğünde, dişler fırçalandığında kanamayan, dişin boyun bölgesine kadar örten bir yapıdadır.
Diş etinin hastalanmasına, iltihaplanmasına gingivitis denir. Diş eti iltihabında diş etleri; kolay kanayan, kırmızı, ağrılı ve şiştir. Eğer diş eti iltihabı tedavi edilmezse hastalık daha da ilerleyerek çene kemiğine geçer ve ileride dişlerin dökülmelerine sebep olur.

Diş eti İltihabının Neden Olur?

Diş eti hastalıklarının oluşumunda ana etken bakteri plağıdır. Sağlıklı bir ağız için, bakteri plağının ağız bakım işlemleri ile ortamdan uzaklaştırılması gerekir. Eğer plak dişlerden uzaklaştırılmazsa, tükrükteki kalsiyum tuzları plak vasıtasıyla dişlere yapışarak diştaşı oluşumuna yol açar. Dişler üzerinde bakteri plağı yoksa, kalsiyum tuzları dişe yapışamaz.
Plağın içindeki bakterilerin yan ürünleri dişi kemiğe bağlayan periodontal ligamenti etkileyerek, bağların harabiyetine neden olur. Dişeti dişten uzaklaşır ve periodontal cep oluşur. Periodontal cep nedeniyle, bakteriler daha derin dokulara kolayca ilerler ve zamanla dişi çevreleyen kemikte de harabiyet başlar.

Bakteri plağının oluşumunda,
Yetersiz ve yanlış fırçalama
Diş ipi veya ağız gargarası gibi yardımcı hijyen materyallerinin kullanılmaması
Düzenli olarak diştaşı kontrolünün yapılmaması büyük rol oynar.
Dişeti hastalıklarına neden olan diğer etken faktörler şunlardır:
Genetik Etkenler: Diş eti hastalıklarının belli formlarında, genetik eğilimin etkili olduğu belirlenmiştir. Bu tip durumlarda hastalık çok hızlı ilerler ve erken yaşta diş kayıplarına neden olur. Bu nedenle, ailesinde erken yaşta diş kaybı hikayesi olan kişilerin ergenlik döneminden itibaren periodontolog kontrolünde olmasında fayda vardır.
Sistemik Hastalıklar: Lösemi ve AIDS gibi vücudun bağışıklık sistemini etkileyen hastalıklarda ve şeker hastalığında diş eti sağlığı olumsuz yönde etkilenir.
İlaç kullanımı: Bazı ilaçların diş etleri üzerinde olumsuz etkileri olduğu tespit edilmiştir.
Hamilelik: Bu dönemde meydana gelen hormonal değişikliklerden diş etleri etkilenmektedir.
Stres
Dengesiz Beslenme
Sigara Kullanımı


Diş eti Hastalığının Belirtileri :
•  Diş eti hastalıklarının ilk ve en önemli belirtisi diş eti kanamasıdır.Sağlıklı diş eti kanamaz.
•  Diş etlerinde şişmeler, kızarmalar oluyorsa.
•  Diş etlerinde çekilmeler ve açığa çıkan kök yüzeylerinde oluşan hassasiyet oluşuyorsa,
•  Diş eti kenarlarında veya dişler arasında, dis taşlarına bağlı olarak oluşan siyah alanlar görülüyorsa,
•  Diş ile diş eti arasından iltihap geliyorsa,
•  Dişlerde sallanmalar, uzamalar ve dişler arasında açılmalar oluyorsa,
•  Ağızda sürekli bir kötü koku ve kötü tat hissi var ise,
Geç kalmadan bir diş hekimine muayene olunması gerekir.

Diş eti Hastalıklarındaki Rolü Nedir?

Diş taşı en çok alt çenedeki ön dişlerin arka yüzlerinde ve üst birinci büyük azı dişlerin yanağa bakan yüzlerinde görülür. Bunun nedeni dilaltı tükürük bezi ile kulak önü tükürük bezlerinin buralarda bulunmasıdır. Diş taşı temizlenmediğinde, di şeti çekilmelerine ve çok ileri durumlarda çene kemiği kaybında kayıp yaptırarak dişlerin sallanmasına ve düşmesine sebebiyet verir.

Diş Taşı Nasıl Ortadan Kaldırılır?

Öncelikle dişlerin iyi fırçalanması bakteri plağının oluşumunu önleyecektir. Oluşmuş diş taşları da diş hekimi tarafından temizlenmelidir. 6 ayda bir mutlaka diş hekimine kontrole gidilmelidir.

Diş Taşının Temizlenmesi Tehlikeli Midir?


Kesinlikle ve kesinlikle HAYIR. Diş taşları dişlere, diş etlerine ve çevre dokulara zararlı maddelerdir. Uzaklaştırılmadıkları durumda diş eti hastalıklarına sebep olurlar ve daha ileri durumda hastanın dişlerini kaybetmesine sebep olabilirler. O yüzden temizlenmeleri gereklidir. Diş eti hastalıklarında ilerlemiş vakalarda tedaviye yanıt almak zorlaşacaktır.

Diş eti Hastalıklarının Tedavisi 
Diş eti hastalıklarının erken döneminde – gingivitis safhasında, tedavi, dişler üzerindeki diştaşı ve bakteri plağının temizlenmesini ve kök yüzeyinin düzleştirilmesini kapsar. Diştaşları ve plak ortadan kaldırıldığında, diş eti hastalığına sebep olan bakteriler de ortamdan uzaklaştırılmış olur. Bu tedavi, genellikle iltihabın ortadan kalkması ve diş etinin dişe tekrar yapışması için yeterli olmaktadır. Ayrıca, hastanın iltihaba neden olan bakteri plağının kontrolü konusunda hekim tarafından bilgilendirilmesi gerekir. Hastalık periodontitis safhasına ulaşmışsa, tedavideki amaç, periodontal ceplerdeki diştaşlarını temizlemek, periodontal cebin ortadan kalkmasını sağlamak, diş etinin dişe yapışmasını sağlamak için düzgün bir kök yüzeyi oluşturmak ve daha kolay temizlenebilir bir diş eti formu elde etmektir.

Periodontal tedavi sonrasında hastaların düzenli olarak kontrol edilmesi, oluşan diştaşları ve plağın ortadan kaldırılması gerekir. Ancak periodontal tedavide esas görev hastaya düşmektedir. Tedavi sonucunda elde edilen sağlığın idamesi için, kişinin ağız bakım işlemlerini etkin bir şekilde sürdürmesi gerekmektedir.

Kanal Tedavisi, çürükler dolayısıyla kaybedilebilecek duruma gelmiş dişlerin, mikroplu tüm kısımlarının temizlenerek, uzun süre daha ağızda kalmasını sağlamak, diş kayıpları sonrasında oluşabilecek hem maddi hemde manevi açıdan sizleri zorlayacak daha ileri tedavilerin önüne geçmek amacıyla yapılan tedavi şeklidir.

Ağızda kanal tedavisi yapılarak kurtarılan diş, o bölgede çiğnemeye yardım etmeye devam edecek, bu şekilde yine o bölgedeki kemiğin aktif halde kalmasıyla beraber çene kemiklerindeki erimeyi de büyük ölçüde azaltacaktır.

Kanal tedavisi dişin içindeki damar ve sinir dokularının hasar gördüğü durumlarda uygulanan bir tedavi şeklidir. Dişin içerisinde bulunan, sinirler ve damarlar hasar gördüğünde işlevini kaybeder.Bunun sebebi kırık diş veya derin diş çürüklerinde bulunan bakterilerdir. Dişin sinirlerine ulaşan bu bakteriler dişte şiddetli ağrı ve diş kökünün ucunda iltihap yaparlar.

Kanal tedavisi dişteki iltihapın ilerleyiş derecesine göre bir veya birkaç seansta yapılır. Anestezi altında ilgili dişteki çürük temizlenerek dişin içindeki iltihaplı damar ve sinirler çıkartılır. Bu boşluk kanal tedavisine uygun olarak genişletilir. İltihap ilerlemişse birkaç seans pansuman yapılarak kurutulur. Diş dolguya hazır hale gelince kök kanalları kanal dolgu maddesiyle doldurulur ve dişin üst yapısı yapılır.

Aşırı harap olumuş dişlere de kanal tedavisi yapılabilir mi?


Aşırı madde kaybına uğramış dişlerin kökleri yeteri kadar sağlam ise kanal tedavisi uygulanabilir. Bu dişlere daha sonra kökünden destek alarak kaplama yapılıp sağlıklı bir şekilde kullanılması sağlanabilir.

Kanal tedavisi yapılan dişler kırılır mı?


Kanal tedavisiyle dişlerin içerisindeki sinirlerle birlikte dişin beslenmesini sağlayan yapılar da çıkartıldığı için dişin kırılganlığı artar. Bu yüzden kanal tedavisi gören dişlerin kaplanmasında fayda vardır.

Estetik dolgular da diğer dolgular kadar dayanıklı mıdır?


Günümüzde estetik dolguların bazı özellikleri diğer dolgulardan çok daha üstündür ve giderek diğer dolguların yerini almaktadırlar. Dayanıklılık açısından da ikisi arasında bir fark yoktur hatta kırılmaya karşı daha dirençlidirler. Kanal tedavisi çok uzun sürer mi?
Kanal tedavisinin süresi genellikle dişin durumuna bağlıdır. Dişinizdeki ağrı ve iltihap belirtileri geçene kadar pansuman yapılması gerekebilir. Bu da bir kaç seans sürebilir. Tek köklü dişlerde ise çok büyük şikayetler yoksa tedavi tek seansta tamamlanabilir.

Kanal tedavisinin yerine yapılabilecek başka bir tedavi seçeneği var mıdır?


Kanal tedavisi yapılan dişler sinirleri etkilenmiş hatta iltahabın kemiğe kadar yayıldığı dişlerdir. Eğer dişe kanal tedavisi yapılmaz ise dişi çekmekten başka seçenek yoktur.

Dişlerin ve diş etlerinin ortak düşmanı olan bakteri plağı, diş çürümelerine yol açan yapışkan bir mikrop tabakasıdır. Diş etlerine sıçradığında, kısa zamanda diş kaybı ile sonuçlanan diş eti hastalıklarına yol açar. Dişlerin, iç, dış ve çiğneme yüzeylerinden bakteri plağını ve yemek artıklarını arındırmanın en etkili yolu dişlerin doğru fırçalanmasıdır.

Fırçanızı 45’lik bir açı ile diş eti birleşimine yerleştirin. Fırçanızı, kıl uçlarının aynı yerde kalmasına özen göstererek, küçük daireler çizecek şekilde hareket ettirin. Bu hareket fırçanızın kenardaki uzun kıları ile diş eti hizasında ve diş arasında oluşan bakteri plağının temizlenmesini sağlayacaktır. Aynı hareketi her dişin üzerinde 10′ar saniyelik sürelerle tekrarlayın.

Aynı küçük dairesel hareketlerle, alt ve üst dişlerinizin iç ve dış yüzeylerinde oluşan bakteri plaklarını temizleyin.

Ön dişlerinizin arka yüzeylerini, şekilde görüldüğü gibi Advantage diş fırçanızın güc noktasını kullanarak aynı dairesel hareketlerle temizleyin. Fırçanızın kıllarını diş-diş eti birleşiminde ve diş aralarında hissettiğinizden emin olun. En arkadaki dişi temizlemek için fırçanızın güç noktasındaki uzun kıllarını kullanın. Alt ye üst azı dişlerinizin çiğneme yüzeylerini fırçanızı ileri geri hareket ettirerek temizleyin. En arkadaki dişlere de ulaşıp temizlemeyi ihmal etmeyin

Sağlık turizmi, hastaların kendi ülkeleri dışındaki ülkelere sağlık hizmeti almak amacıyla yaptıkları seyahatlere denir. Diş tedavisi, estetik cerrahi, genel sağlık hizmetleri gibi birçok alanı kapsar.

Türkiye, kaliteli sağlık hizmetleri, deneyimli diş hekimleri ve modern klinik altyapısıyla dünya çapında diş tedavisi için tercih edilen ülkelerden biridir. Ayrıca, diğer ülkelere göre daha uygun maliyetli tedavi seçenekleri sunar.

Tokat, kaliteli diş tedavisi hizmetleri sunarken aynı zamanda doğal güzellikleri ve tarihi dokusuyla ziyaretçilere huzurlu bir ortam sağlar. Tedaviniz sırasında Tokat’ın eşsiz atmosferini keşfetme imkânı bulabilirsiniz.

Yurt dışından gelen hastalarımıza diş tedavisi süreci boyunca konaklama, ulaşım ve tedavi planlama hizmetleri ile ilgili çevre işletmelerden önerilerde bulunuyoruz.

Tedavi maliyetleri, yapılacak işleme ve tedavi sürecine göre değişiklik göstermektedir. Size özel tedavi planı oluşturulurken, detaylı fiyat bilgisi verilecektir. Türkiye’de diş tedavi maliyetleri, birçok Avrupa ülkesine göre daha uygun fiyatlıdır.

Tokat, tarihi ve doğal güzellikleriyle ön plana çıkan bir şehirdir. Tedavi süreniz boyunca Ballıca Mağarası, Tokat Kalesi ve Zile gibi tarihi mekânları ziyaret edebilir, doğal alanlarda huzurlu vakit geçirebilirsiniz. 

Evet, kliniğimizde kullanılan tüm malzemeler ve tedavi yöntemleri uluslararası standartlara uygundur ve en yüksek kaliteyi sağlamayı hedefler.

Kliniğimizde implant tedavisi, diş beyazlatma, kanal tedavisi, protez diş yapımı, estetik diş hekimliği ve diş temizliği gibi birçok farklı tedavi hizmeti sunulmaktadır.

Tokat’a ulaşım, büyük şehirlerden düzenli uçuşlar ve karayolu seçenekleriyle sağlanmaktadır. 

Şirketimize özel araçlarımız ile sizleri havaalanına ulaştırıyoruz.